10 Ekim 2009 Cumartesi

10 Ekim Işık Dağı terkkingi

Bir hafta hazırlandıktan sonra en sonunda 10 Ekim sabahı geldi çattı. Saat 08:10 da Tunus durağından kalkan büyük otobüsümüz saat 08:20 de Bahçeli’ye uğradı ve saat 08:35 gibi Bilkent merkez yurtlar durağına vardı. Burada kiraladığımız diğer 27 kişilik küçük otobüsle buluştuk. Bütün öğrencileri toplayıp son hazırlıkları yaptıktan sonra saat 09:00 da Bilkent’ten ayrıldık. Yolda küçük bir mola vererek toplam 1 saat 50dk gibi bir sürede Kızılcahamam-Çerkeş arasında 22.km deki başlangıç noktamıza vardık.
Ufak bir hazırlanmadan sonra yürümeye başlayan grubumuz yaklaşık 2 km toprak araba yolunu izledikten sonra yolun sağında ufak bir mola verdik. Mola verdiğimiz noktadan araba yolundan ayrılıp doğu- güney doğu yününe doğru yürümeye başladık. 10dk bir dağ geçişinden sonra tekrar araba yoluna girdik. 1 saat kadar araba yolunu takip ettikten sonra bir yol ayırımı bizi karşıladı. Yol ayrımın 10 m Kuzeyinde yer alan çeşmede ufak bir su molası verdikten sonra tekrar güney doğu yönüne devam ettik. Ufak bir tepe aştıktan 10dk sonra kara gölün kenarına vardık. Burada 45dk kadar uzun bir mola verdikten sonra gittiğimiz yoldan geri dönem üzere yola koyulduk. Yürümeye başladıktan 30dk sonra ufak bir su molası verdik ve yolumuza devam ettik. Karagöl’e gelişte dağlık araziden toprak yola girdiğimiz noktadan dağlık araziye geçtik ve gelirken durakladığımız ilk mola yerinde tekrar mola verdik. Bu 10dk’lık molanın ardından araba yoluna girmeyip kuzey yönündeki dar keçi yoluna girdik. Zaman zaman kaybolup tekrar ortaya çıkan dar patikayı yaklaşık 1500m takip ettikten sonra bu patika bizi gelirken izlediğimiz toprak yola çıkardı. Toprak yolda yaklaşık 15-20dk bir yürüyüşten sonra otobüsten indiğimiz noktaya saat 16:00 civarlarında geri geldik.
Otobüslere binerek Kızılcahamam da güzel bir ziyafet çektikten sonra tekrar otobüslere binere saat 19:00 civarında Bilkent’te geri döndük.

Dedegöl Tırmanışı – 04 Ekim 2008

Dedegöl Tırmanışı


3 Ekim akşamı Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Bağören köyünden 17:00 sularında hareket edildi. Eğirdir, Aksu, Melikler yaylası hedeflendi. Melikler yaylasında kamp kurulacaktı, ancak Aksu – Yenişarbademli yolunun üzerindeki Melikler sapağının bulunduğu çeşmede inşaat çalışmaları vardı. Yolun 20 metrelik bölümü bozuktu, bu nedenle buraya arabayla giremedik, hava da kararmıştı, Yenişarbademli istikametine devam ettik, yaklaşık 5 km sonra yolun solunda uygun bir kamp alanı bulduk ve buraya kamp kurduk.

Kamp yeri çok güzeldi, çok yağmur yağdı, yemeğimizi çadırda yedik. Yağmur neredeyse bütün gece devam etti.

Sabah 06:45 kalkış, kahvaltı, çadır toplama faaliyetleri derken 08:00’de arabayı yükleyip Melikler yaylasına doğru yola koyulduk. Sapağın girişindeki çeşme inşaatına arabayı bıraktık ve Melikler’e doğru yürümeye başladık, Melikler buradan 4 km kadar mesafede ve yol iniş ağırlıklı.

Saat 08:45’de Melikler Yaylasına ulaştık. Sis yüksekleri kaplamıştı ve dağları görmemizi engelliyordu. Bize verilen tarifte belirgin bir patika ile başlanarak en çok dört saatte zirveye ulaşmamız gerekiyordu. Yaylacı arkadaşa patikanın yerini sorduk ve gösterdiği yöne doğru yürümeye başladık. Ancak sis o kadar yoğunlaştı ki değil dağları önümüzü bile göremiyorduk. Böylelikle dağın Güneydoğusundaki zirve yolu yerine gidiş yönüne göre Melikler obasının batısına düşen geniş çanağa doğru yöneldik.

Solda yükselen büyük dağ kütlesinin önünden ilerleyerek batı yönünde bir sırtı aşınca aşağıda dere yatağında bir çeşme ve terk edilmiş ağıllar gördük. Aşağı inince çeşmeden itibaren belirgin bir patika dere yatağından yukarı doğru ilerliyordu, bu yolu takip ettik. Dere yatağının ileride koca kayalarla örülmüş bir yara dönüştüğü daha çeşmenin yanından görülüyordu. Dere yatağı bitince lav akıntıları olduğu açıkça belli olan masif kayalardan oluşan geniş bir alana geldik. Etrafı yuksek dağ yarlarıyla çevrilmiş olan bu alan dev bir çanak gibiydi.

Karşısı ve sol taraf tırmanış açısından umutsuz göründüğünden sağdaki hafif çimenli sırtlara sarıp mümkünse arkadan dolaşmayı denedik. Dik yamaçlar, gittikçe şiddetlenen 8 kuvvete kadar çıkan rüzgar çok zorladı. Hepsi bir yana bir kalkıp bir inen ama bir şekilde sürekli görüşümüzü engelleyen sis yüzünden aptala döndük, nereye gittiğimizi göremediğimizden epeyce de yavaşladık. Uzun süre hiçbir dağ, yükselti, zirve vs görmeden sisin içinde bir o yana bir bu yana dolaştığımız söylenebilir. Zaman zaman bulduğumuz patikalardan medet umarak onları izledik, onlar da beklenmedik yerlere sapınca vazgeçtik. Bazen hafif açar gibi olan sisin arasından süzülen bir dağ yükseltine bakarak zirve budur herhal diyerek yöneldik, ama altimetre zirve yükseltilerinden henüz uzaktaydı.

Çıktığımız en yüksek tepenin rakımı 2700 civarındaydı. Bu zirvenin adını sonra haritalardan bakıp öğrenebiliriz.

Saat üç olmuştu, bu önceden belirlediğimiz dönüş kritik zamanıydı ve sisin içinde daha fazla dolanmadan dönüşe başlamaya karar verdik ama önce 30dk kadar süren bir öğle yemeği molası verdik ve saat 15:30da dönüşe başladık.

17:30’da kayalıkları inmiş ve çeşmeye gelmiştik, çeşmede 5-10dk mola verdikten sonra, biraz ilerdeki toprak araba yolunun üstünde kendini gösteren patikaya girdik. Bir gözüküp bir kaybolan patika bizi melikler yaylasına kadar indirdi. Bu arada sis de iyice açıldı ve dağlar görünür hale geldi. Böylece nerdeyiz, nereye gittik, aslında zirve nerdeymiş hepsini açık saçık bir şekilde gördük. Melikler Yaylası ve sonrasında yoldan yükselerek arabaya varmamız 19:20’u buldu. 21:00’de tekrar Bağören köydeydik.

Sisin azizliği ve eksik donanım(GPS, Harita) nedeniyle yanlış bir çanağa girerek sis içinde bütün gün gezindik ama normalde hep en yüksek zirveye yönelindiğinden görülemeyen müthiş bir vadiyi, kocaman negatif eğimli duvarları olan dar bir vadiyi, ve yukarıdan bakınca asırlar önce lavların nasılda akıp donuverdiği hayretle görülen koskoca bir çanağı uzun uzun izlemiş, dolaşmış olduk.

Abdullah Özgüven
Sercan Aksoy

24 Eylül 2009 Perşembe

DOST 2009-2010 Güz Dönemi İlk Faaliyeti Aladağlar



Bir hafta önceden hazırlanmaya başladığımız Niğde Aladağlar Emler zirve tırmanışı faaliyeti için son hazırlıkları da bitirdikten sonra 19 Eylül Cumartesi günü sabah saat 08:00 de Aksaray’a hareket eden otobüsle yolculuğumuza başladık. Bayram dolayısıyla Ankara’dan Niğde’ye direk otobüs bulamadığımız için Aksaray aktarmalı Niğde’ye saat 13:10 sularında vardık. Niğde terminalinden kalkan servislerle Niğde eski garajına geçtik ve oradan da Çamardı otobüsüne binerek saat 15:30 sularında Çukurbağ köyüne 1 km uzaklıktaki Demirkazık Köyü sapağında otobüsten indik.

Yaklaşık 15 dakikalık hazırlanmadan sonra Demirkazık köyü sapağından yaklaşık 1 saat yürüyerek Dağ ve Kayak evine ulaştık. Dağ evinde verdiğimiz ufak molanın ardından, Dağ evinin yanında Aladağlar silsilesine doğru yükselen toprak yola girerek ilk kamp yeri olarak planladığımız Sokullu Pınarı’na (2200m) doğru yükselmeye başladık. Toplan 3 saat yürüyüşten sonra saat 19:00 civarları Sokullu Pınarı’na ulaştık ve kampımızı kurduk. Hava durumunun söylediğinin aksine hava sıcak ve çok güzeldi. Bizde bu havadan yararlanıp gece yıldızların altında bivak yaptık.

20 Eylül günü sabah erkenden kalkıp ve kahvaltı amacıyla bir şeyler yedikten sonra saat 06:45 gibi kamptan ayrıldık. Bizim bulunduğumuz irtifada hava gayet iyiydi ancak kafamızı biraz yukarı kaldırdığımızda Dağın üst kısmının sis içinde olduğunu fark ettik. Kampın kuzey doğusunda bulunan Karayalak Vadisi’ne doğru yöneldik. Karayalak Vadisi’ne girdikten bir süre sonra “Kapı”(2500m) olarak bilinen devasa kaya’yı gördük ve ona doğru yöneldik. Kapı’nın altına geldiğimizde ufak bir mola verdik ve daha sonra Kapı’nın yanından yükselmeye devam ettik. Kapı’yı geçtikten sonra bizi bir patika karşıladı. Patikayı takip ederek 400m yükseldiktan sonra sola doğru devam eden patikadan ayrılıp, sağ taraftaki Eznevit Tepesi’nin dik ve yüksek duvarlarının altından iri kayaların bulunduğu çarşağa girdik. Bu uzun ve yorucu çarşağı tırmanarak 3200m rakıma geldiğimizde sol tarafta Emler Tepesinin bir bölümünü ve sağ tarafta Kızılkaya Kulelerini gördük. Orada gördüğümüz düz vadi üzerinde bağımsız bir şekilde duran irice bir kayanın altında mola verdik. Tırmanışın verdiği yorgunlukla tempomuz baya düştü. Düşük tempoyla 300m aşağıda bıraktığımız patikanın devamı olan yola doğru yavaş yavaş yürüdük. Patikada biraz yükseldikten sonra bir toplanma molası daha verdik. Bu uzun moladan sonra sis iyice bize doğru yaklaşmıştı. Bizde yorgun vücutlarımızı kaldırıp Kızılkaya Kuleleri ve Emler tepesi arasındaki patikayı takip ederek Çelikbuyduran B’oğazına saat 14:00 sularında geldik.

Çelikbuyduran da bulunan su kaynağından sularımızı doldurduktan sonra su kaynağı yakınlarına çadırlarımızı kurduk. Biz çadırları kurarken sis iyice bastırdı ve görüş mesafesini 10m ye kadar düşürdü. Sisle birlikte soğuyan havayla başlayan kar yağışı kısa sürede hızlandı ve bizi çadırlara hapsetti.

Geceyi orada geçirdikten sonra sabah güneşin ilk ışıklarıyla zirve yapma heyecanıyla uyandık fakat sabah bizi daha da yoğunlaşmış sis tabakası ve hala yağmaya devam eden yaklaşık 5-6cm kalınlığında bir kar karşıladı. Havanın tırmanmaya elverişli olmadığına karar vererek yavaş yavaş dönüş hazırlıklarına başladık. Saat 09:30 gibi tüm kampı toplayarak dönüş yoluna başladık. Çıkarken girdiğimiz uzun çarşağın inişte tehlikeli olacağını düşündüğümüz için eşeklerin kullandı toprak patikayı takip ederek irtifa kaybetmeye başladık. Bu patika bizi Kapı’ya kadar indirdi. Kapı’yı geçtikten sonra çıkarken kullandığımız yolu takip ederek ilk kamp yerimiz olan Sokullu Pınarı’na saat 13:00 civarı geldik.

Zirve yapamamanın verdiği hüzün ve faaliyetin yorgunluğuyla yavaş yavaş kampımızı kurduk. Aşağıdaki hava yukarıdaki kadar kötü değildi, sis yoktu ama aralıklarla devam eden karla karışık yağmur vardı. Akşama kadar kamp yerinde vakit geçirdik. Yerli ve yabancı dağcılarla muhabbet ettik ve sonunda akşamı ettik. Gece de erkenden yattık.

Salı sabahı Güneş doğmadan uyandık ve hazırlanmaya başladık. Sabah saat 07:30da Dağ evinden geçen otobüsü yakalamak için güneşin ilk ışıklarıyla yola çıktık. Saat 07:20 gibi Dağ evine vardık fakat bize söylendiği gibi otobüs saat 07:30da gelmedi. Yaklaşık 1 saat bekledikten sonra otobüs saat 08:30 civarında geldi. Bu otobüsle birlikte artık faaliyetimiz bitmişti. Niğdeye geldiğimiz yolu kullanarak tekrar Aksaray üzerinden Ankara saat 22:00 civarında vardık.

Sercan Aksoy

3 Eylül 2009 Perşembe


Dost resmi blogu

Merhaba

Deneme sürecidir...